“VEFA, İSTİKAMETİNİ KAYBETMEMENİN ADIDIR”

Program, Camii Kebir İmam Hatibi Mustafa Baş’ın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Programın açılış konuşmasını yapan İl Müftü Vekili Mehmet İzci, ''Davetimize icabet ettiği için Dini Yayınlar Genel Müdürü Doç. Dr. Fatih Kurt’a teşekkür ediyor, programımızın hayırlara vesile olmasını Rabbimizden niyaz ediyorum'' dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürü Fatih Kurt, “Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in tevhid ve tebliğ mücadelesi zahmetle geçmiştir. Tarihin hiçbir döneminde İslam’ı anlatmak kolay olmamıştır. Farklı zahmetleri, farklı meşakkatleri olur. Bütün peygamberlerin hayatına baktığımızda bunu görürüz. Peygamberimiz (s.a.s.)’in hayatına baktığımızda tebliğ mücadelesi esnasında Peygamberimiz’e deli denildiği zamanlar oldu, yoluna kendi akrabaları tarafından diken konulduğu zamanlar oldu. Namaz kılarken gidip hayvan pisliği atılan zamanlar oldu. Hz. Fatıma’nın küçük bir kız çocuğu olarak babasının üzerine atılan o işkembeden babasını nasıl temizlemeye çalıştığına dair bilgiler kitaplarda yer alır. Gözlerinizi kapatarak bir düşünün, tasavvur edin. Küçük bir kız çocuğu ve yanında ibadet eden babasının üzerine bırakılan hayvan işkembesinden onu temizlemeye çalışan bir çocuğu. Aç kaldığı anlar oldu Peygamberimiz (s.a.s.)’in ve inananların. Yerlerde sürüklenenler oldu. Saçlarından ipe bağlananlar oldu. Baktılar ki bütün bunlar kar etmiyor. O zaman bir sulh ve anlaşma yoluna gidelim dediler. Ebu Talib’i çağırdılar ve “git yeğenine söyle, ne istiyor, talebi ne? Mekke’yi yönetmek mi istiyor? 1 yıl O, 1 yıl biz yönetelim. Mal istiyorsa verelim. Yeter ki istikametini bıraksın, verdiği mücadeleyi terk etsin” dediler. Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in yanına gelip bu teklifi iletince Peygamberimiz (s.a.s.)’in verdiği cevabı hepimiz biliyoruz: “Amcacığım. Sağ elime güneşi, sol elime ayı da verseniz ben yolumdan ve istikametimden vazgeçmem.” Vefa, Allah için dünyayı elinin tersiyle itmenin adıdır. Her ne durumda ve şartta olursa olsun kişinin eğilmemesinin, bükülmemesinin adıdır. İstikametini kaybetmemesinin adıdır. İnsanları hakka ve hakikate davet etmekten vazgeçmemesinin adıdır. İyi günde değil, iyi şartlarda değil, zor günde de yürüyebilmenin, koşabilmenin adıdır. Peygamberimiz (s.a.s.)’in hayatındaki güzelliklere sahip çıkmak O’na gösterdiğimiz vefanın gereğidir. Mevlid-i Nebi haftasını O (s.a.s.)’na duyduğumuz bir vefa sebebiyle kutluyoruz. Bu vefanın bir gereği olarak da O (s.a.s.)’in hayatındaki güzellikleri hayatımıza taşımalıyız. Olduğumuz gibi yaşamaya devam etmemeli, üzerine koyarak devam etmeliyiz. Ömrümüzü O (s.a.s.)’nun gibi olmaya, ashabı gibi olmaya çalışarak sürdürmeliyiz.
Bizi davet ederek sizlerle buluşturan kıymetli İl Müftü Vekilimize, İl Müftü Yardımcılarımıza, İlçe Müftülerimize, büyük bir nezaket gösterip katılan her birinize ayrı ayrı huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Cenab-ı Allah hepinizden razı olsun. Kayseri’de yapmış olduğunuz güzel hizmetlerin habercisiyiz. Rabbim hizmet ve gayretlerinizi artırarak sürdürmeyi nasip eylesin. Allah Rasulü’nün isminin anıldığı bu mekanda bir araya geldiğimiz gibi Cennette de buluşabilmek temennisiyle sizleri Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum.” diyerek sözlerini tamamladı.

Konferans sonrası İl Müftülüğünce Mevlid-i Nebi Haftası münasebetiyle ortaokullar arası ‘Peygamberimiz ve Vefa Toplumu’ konulu şiir ve kompozisyon yarışmalarında dereceye giren öğrencilere protokol tarafından ödülleri takdim edildi.

Daha sonra düzenlenen program anısına İl Müftü Vekili Mehmet İzci tarafından Dini Yayınlar Genel Müdürü Doç. Dr. Fatih Kurt’a Hilye-i Şerif tablosu hediye edildi.

Düzenlenen konferansa Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürü Doç. Dr. Fatih Kurt, İl Müftü Vekili Mehmet İzci, Diyanet Eğitim Merkezi Müdür Vekili Mehmet Köse, il müftü yardımcıları, ilçe müftüleri, vaizler, imam hatipler, müezzin kayyımlar ve Kur’an kursu öğreticileri katıldı.